12 Mayıs 2012 Cumartesi

galata kulesinin tarihi





Kule 1349'da Cenovalılarca Galata'yı çevreleyen surların başkulesi olarak inşa edilmiştir. Yapılışı hakkında çeşitli söylentiler vardır. Başlangıçta İsa Kulesi olarak adlandırılan kule, Osmanlılar döneminde zindan ve gözlemevi olarak kullanılmıştır. Yangın ve fırtınalardan sonra sık sık restore edilen bina, son olarak 1964'de onarım görmüş ve 1967'de yeniden kullanıma açmıştır. Galata semti, her gün yeniden keşfedilmeyi, yapraklarının daha sık karıştırılmasını bekleyen bir tarih kitabı gibidir.


Halic’in, tarihi İstanbul’un, Boğaziçi girişinin ve Asya yakasının benzersiz manzarası en muhteşem şekilde Galata Kulesi'nden görülür. Limanı ve şehri gözetlemek gayesi ile kurulan kule değişik amaçlarda asırlarca kullanıldıktan sonra, günümüzde de orijinaldeki gibi, manzarayı seyretme işi görmektedir. Asansör ile çıkılan kulenin üst iki katı restaurant ve gece kulübü olarak organize edilmiştir. Buralardan ve panorama terasından İstanbul’un görünümüne doyum olmaz. Buraya özgü atmosfer ve güzel bir manzarada, oryantal dansözler, folklor ekipleri, şarkıcılar ile renkli İstanbul geceleri yaşanır.





Galata Kulesi’nin ne zaman yapıldığı hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, Kule’nin İsa’dan sonra 507 yılında imparator Iustinianos zamanında inşa edildiği idda edilmektedir. Aynı zamanda Cenevizliler tarafından İsa Kulesi, Bizanslılar tarafından Büyük Kule olarak anılan yapıya, günümüzdekine yakın şeklini, 1348 yılında Cenevizliler vermiştir. 1509 depreminde büyük zarar gören Kule, devrin ünlü Osmanlı mimarı Hayrettin tarafından onarılmıştır. Ayrıca Kule, Kanuni döneminde Kasımpaşa Tersanesi’nde çalıştırılan mahkûm işçiler için hapishane olarak da kullanılmıştır. 16 yy.ın sonlarında ise müneccimbaşısı Takıyeddin Efendi, Kule’nin tepesine bir rasathane kurmuştur. Bir dönem bu şekilde kullanılan Galata Kulesi, 3. Murat tarafından kapatılır ve Kule tekrar hapishaneye dönüştürülür.


4. Murat zamanında 1638 yılında Hezarfen Ahmet Çelebi, kollarına kanat takarak, Galata Kulesi’nden Üsküdar’a o meşhur uçuşunu gerçekleştirir. 17 yy.a doğru mehterhane takımına ev sahipliği de yapan Kule; 1717'den sonra artan İstanbul yangınlarıyla baş edebilmek için yangın gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır. Ama ne yazıktır ki Kule 1794 senesi kendisi de yanmaktan kurtulamamıştır.


Üçüncü Selim zamanında, Galata Kulesi onartıldıktan sonra, Kule’nin üst katına bir cumba eklenir. 1831’de kule bir yangın daha geçirir. Bu sefer 2. Mahmut Kule’nin üzerine iki kat daha çıkar ve külah biçiminde olan ünlü dam örtüsüyle Kule’nin tepesi kapatılır. O dönem onarımla alakalı olarak, Pertev Paşa’nın bir de yazıtı Kule’ye yerleştirilir. 1875 yılında kuvvetli bir fırtınadan sonra, Kule’nin tepesindeki külahımsı çatı uçar ve daha sonra 1960 yılında tekrardan onartılır. Günümüzde, Kule özel bir şirket tarafından sadece turistik amaçlı işletilmektedir. 7 katı asansörle, 2 katı da yürüyerek çıkıp, Kule’nin en üst katındaki restoranın içinden geçtikten sonra, Kule’yi çepeçevre saran balkona ulaşılır. Bu balkonun sunduğu İstanbul ve Boğaziçi zarafetine doyum olmuyor.





Kulenin Özellikleri

Yerden, çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 69,90 metredir. Yapılan statik hesaplamalara göre kulenin ağırlığı yaklaşık 10.000 tondur. Duvar kalınlığı 3,75 metre, iç çapı 8,95 metre, dış çapı da 16,45 metredir. Derinliğinde bulunan çukurların altındaki kanalda birçok kafatası ve kemik bulunmuştur. Orta boşluğun bodrumu zindan olarak kullanılmıştır. Kulenin kalın gövdesi işlenmemiş moloz taşındandır.


Kulenin tarihinde bazı intihar olayları kayıtlara geçmiştir. 1876 tarihinde, bir Avusturyalı, nöbetçilerin dalgınlığından faydalanıp kendini kuleden aşağı atmıştır. 6 Haziran 1973 günü ise ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 15 yaşındaki oğlu Vedat kuleden atlayarak intihar etmiştir. Ümit Yaşar bunun üzerine Galata Kulesi adlı şiiri yazmıştır





1 yorum:

  1. uçmak istemek bir yana uçma kelimesinin anlam kazandığı yer:))

    YanıtlaSil